****Fıkralar***

Aziz Pierre ölen adamı sorgulamaya başlamış;
-Sağlığında bol bol alem yaptın mı?
-Hayır efendim, çalışıp ailem için para biriktirdim.
-Kazandığın paralarla seyahat ettin mi?
-Hayır efendim, kliseye yardım ettim.
-İçki içtin mi?
-Hayır efendim.
-Yabancı kadınlarla beraber oldun mu?
-Hayır efendim, sadık bir eş oldum.
Yanındaki meleklere:
-Getirin oradan bir çift kanat!
Adam sevinmiş:
-Efendim, bende mi melek oluyorum?
-Hayır! kaz oluyorsun.

...

Adamın biri psikolojik sorunları yüzünden doktora gider;
-Problemlerinizin anlatın lütfen,
-Geceleri uyuyamıyorum, yatağın altında birileri var sanıp korkuyorum, yatağın altında yatınca da, üstünde birileri var sanıp korkuyorum, uyuyamıyorum,
-Ayda iki kez bana gelirseniz, 6 aylık seanslardan sonra sizi iyileştireceğim,
-Pardon! Seans ücretiniz?
-Her seans 100 ytl.
Adam muayenehaneden çıkar, bir ay, iki ay uğramaz doktora. Birgün yolda karşılaşırlar:
-Hastalığınız nasıl oldu, uğramadınız bir daha?
-Tek seansta, 2,5 ytl ye iyileştim.
-Nasıl?
-Buradan çıkınca bir bara uğradım, yanıma bir ayyaş yaklaştı, bana bir bira ısmarlarmısınız? dedi. Biralarımızı içerken, sıkıntımdan bahsettim,
-Karyolanın ayaklarını kestirsene! dedi.

-O gün bu gündür, rahat uyuyabiliyorum doktor…

Evlenmek için kiliseye giden çift yolda trafik kazası geçirip ölmüşler ve kendilerini cennette bulmuşlar..
Damat adayı durumlarını görevli meleğe anlatarak cennette evlenip evlenemeyeceklerini sormuş.. "Bir bakayım" demiş, görevli melek.
Aradan üç ay geçtikten sonra da çifte sevinçli haberi vermiş.. "Her şey ayarlandı. Artık sizi evlendirebiliriz!.." "Şey..." demiş damat adayı, görevli meleğin kulağına eğilip.. "Bu arada ben düşündüm de. Acaba evliliğimiz yürümezse bizi boşayabilir misiniz?" Görevli melek gök gürültüsü sesiyle son derece kızgın "Manyak mısın sen" diye bağırmış, "Cennette bir papaz bulabilmek üç ayımı aldı. Avukat bulmak ne kadar sürer tahmin edebiliyor musun?."

...

Korkunç bir gece, ilikleri ıslatırcasına yağan bir yağmur ve şiddetli bir rüzgar var..
Damlaların her biri birer kurşun gibi.. Herkes evine kapanmış, bakkal kapatıp gitmek üzereyken ıslanmaktan üzerine yapışmış çubuklu pijamaları, başının üzerinde geçirilirken kenarı yırtılmış naylon poşet, ayağında karşıdan karşıya geçerken ıslanmış terlikleri ile adamın biri nefes nefese koşmuş ve içeri girmiş..
"İki tane simit alabilir miyim lütfen?.." demiş titreyipözlüğünün üzerindeki yağmur damlalarını pijamasının yakasında temizlemeğe çalışarak..
"Sadece iki simit mi?.. Başka bir şey yok mu?.."
"Yok.. Bir tane benim, bir tane de Mary için.."
"Mary?.. Mary eşiniz mi?.."
"Öyle tabii.." demiş adam ağlamaklı bir sesle, "Annem olsa bu havada hiç beni böyle dışarı gönderir miydi?.."

Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider. Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve “Kocanızın ölmesini istemiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı mutlaka uygulayacaksınız” der:
İşte o kağıda yazılı olanlar:
1- Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve işe mutlu gitmesini sağlayın.
2- Öğleleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin; böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.
3- Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı. Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın.
4- Haftada en az üç kere birlikte olun, eğer isterse daha fazla birlikte olun. Ve tamamıyla tatmin olduğundan emin olun.
Doktor ekler:
- Eğer bu dediklerimi harfiyen uygularsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir problemi kalmayacak.
Eve geldiklerinde adam karısına sorar:
- Doktor ne dedi sana?
- Hiççç.. Ölecekmişsin!..

...

Bir adam ve bir kadın evlenmişler.
İki ay sonra kadın hamile kalmış.
Adamın da bu sırada 9 aylığına başka bir ülkeye göreve gitmesi gerekmiş.
9 ay geçmiş ve adam evine geri dönmüş. Ancak bir bakmış ki, dünyaya gelen çocuğu zenci.
Eşine sormuş:
- Sen de beyazsın, ben de beyazım. Pekiyi, bu çocuk niye zenci?
Kadın “sen yokken benim sütüm kesildi süt anne olarak zenci birini bulduk” demiş:
- Zenci süt annenin sütünü içerek çocuk zenci oldu!
Adamın aklına kadının söyledikleri çok yatmamış.
Annesine gidip olanları anlatıp “anneciğim böyle bir şey olabilir mi?” demiş.
Adamın annesi “olur oğlum olur, niye olmasın?” demiş:
- Sen bebekken benim sütüm kesildi. Seni inek sütüyle besledik bak şimdi boynuzların çıkıyor!..

Hakim tecavüze uğrayan genç kıza "Sanık size tecavüz etmeden ne söyledi?.." diye sormuş.. Kızcağız mahkeme önünde yüksek sesle ifade vermeğe utanınca hakim cevabı bir kağıda yazarak kendisine uzatmasını söylemiş.. Kızın minik bir kağıda yazdığı ifadeyi okuduktan sonra jüri heyetinin de okuması için göndermiş.. Gizli ifadeyi sıra ile okuyan jüri üyeleri notu bir yanlarında oturan üyeye aktarıyormuş.
Bir erkek jüri üyesi yanında uyuklamakta olan orta yaşlı kadın üyeyi hafif dürterek notu uzatmış, kadın kendine gelip'Seni öyle bir becereceğim ki hayatında ilk defa böyle bir şey yaşayacaksın' yazan notu okumuş, hafif gülümseyerek kağıdı cebine atmış.. "12 numaralı jüri üyesi.." demiş hakim, "Lütfen o notu bana uzatır mısınız?.." "Yapamam efendim.." demiş kadın yanındaki erkek jüri üyesine tekrar bakıp gülümseyerek.. "Tamamen özel..!"

...

Yaşlı zengin doktora gitmiş sorununu anlatıyordu:
- Doktor, her gece genç karım beklentiler içinde benimle yatağa geliyor ve uyuyorum.
Doktor hiçbir şey söylemeden reçeteyi yazdı.
Yaşlı zenginin yüzü güldü:
- Şimdi siz demek istiyorsunuz ki, artık...
Doktor tamamladı:
- Diyorum ki, genç karınız akşamları bu haplardan 1 tane alacak ve artık sizinle beraber mışıl mışıl uyuyacak!

Biraz yaslica bir kadin doktora gider. "Doktor bey" der "gaz sorunum var
ancak cok sikayetci de sayilmam. Gaz cikardigim zaman ne ses cikiyor ne de
kotu kokuyor. Ayrica geldigimden beri en az yirmi kez gaz cikardim ama siz
farkina bile varmadiniz."

Doktor "su haplari alin bir hafta sonra sizi tekrar goreyim" der.

Bir hafta sonra yasli kadin kontrole gelir. "Doktor bey bana
ne halt verdiniz bilmiyorum" der "Gaz cikardigim zaman hala ses
cikmiyor ama muthis kotu kokmaya basladi."

"Cok iyi" der doktor "sinusleriniz duzelmis, simdi sira kulaklara geldi."

Yaşlı karı koca bilmem kaçıncı kavgalarını ediyorlar, "Benim gibi kadını hiç hak etmiyorsun..!" demiş yaşlı kadın.. "Evet..!" demiş adam, bastonuna titreyerek yaslanırken.. "Parkinson'u da hak etmiyorum ama Allah onu da verdi işte..!"

...

Hayli yaşlı Mrs. Johnson, meşhur bir ressama portresini yaptırmağa karar vermiş..
"Portreme elmas küpeler, pırlanta kolye, yakut ve zümrüt karışımı şık bir broş ve ona uygun bir taç eklemenizi istiyorum.." demiş..
"Fakat.." demiş ressam, "Sizin böyle bir takı setiniz yok ki..!" "Biliyorum.." demiş Mrs. Johnson, "sağlığım iyi değil.. Kocam sekreteri ile kırıştırıyor, ben ölünce herhalde onunla evlenecek..
İsteğim o şırfıntının 'bu takıları acaba evin neresinde saklamışlar?..' diye kafayı yemesi..!"

...

Münasiptir!
Şarkıcı Metin Şentürk, AKP’den milletvekili adayı olacakmış.
Şentürk demiş ki:
Başbakan’a rehberlik yapacağım!

Adamın birine sayısaldan büyük ikramiye çıkıyor.
Karısına bile söylemiyor.
Sabaha karşı ikramiyeyi almak için sessizce yola çıkıyor.
Tam yarı yola gelmişken bir telefon. Arayan kayınbiraderi, panik halinde "Nerdesin enişte?" diyor.
- Dışarıdayım hayırdır, ne bu telaş?
- Çabuk eve gel
- N'oldu ? Çok mu acil?
- Hemen gel... Ablam...
- Yoksa hastalandı mı?
- Yok, sizlere ömür!... Başımız sağolsun!
Telefonu kapattıktan sonra adam olduğu yere adeta yığılıyor...
Ve diyor ki:
- Ey güzel Allah'ım, verdikçe veriyor, verdikçe veriyor!.

...

Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip bir profesörün karşısına oturmuş.
Profesör kaşlarını çatarak:
- Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!
Öğrenci “O zaman ben uçuyorum” deyince, profesör cevaba çok sinirlenmiş.
Sınavda öğrencinin başarısız olması için elinden geleni yapmış.
Fakat öğrenci, tüm soruları mükemmel biçimde cevaplamış.
Profesör öğrenciye “Sana son bir soru soracağım” deyip sormuş:
- Yolda yürürken iki torba bulduğunu hayal et; birinde akıl var, diğerinde ise para. Hangi çuvalı alırsın?
Öğrenci, “Para olan çuvalı seçerdim” deyince, profesör: “Ben akıl olan çuvalı seçerdim” diye konuşmuş.
Öğrenci yine çakmış:
- Normal! Kimde ne eksikse onu seçer!
Profesör öfkeden patlayacak gibidir, öğrencinin not defterini alıp, içine “Öküz” yazar.
Öğrenci nota bakmadan odadan çıkar ama bir dakika sonra tekrar gelip kapıyı aralayarak “Sayın profesör” der:
- İmzanızı atmışsınız ama notumu yazmayı unutmuşsunuz!..

...

Tahsilli bir genç, zengin bir adamın kızını istemeye gitmiş.
Adam delikanlıyı görür görmez beğenmiş ve onu kendisine damat yapmaya karar vererek anlatmaya başlamış:
- Benim üç kızım var. Üçü de bekar. Rahat evlilik yapmalarını istiyorum. Bu yüzden her birine düğün zamanı yaşına göre para vereceğim ki koca evine eli boş gitmesinler.
Dedikten sonra “sistemini” anlatıyor:
- 18 yaşında olan kızıma 18 milyar, 25 yaşında olana 25, 32 yaşında olana da 32 milyar vermek niyetindeyim. Hangisini isterseniz, benim için farketmez.
Delikanlı mahçup bir edayla sormuş:
- Afedersiniz 100 yaşında kızınız yok mu?!

Koca - Sana sinirlenip bağırınca hiç cevap vermiyorsun.. Sinirini nasıl kontrol altında tutuyorsun?..
Karısı - Hemen tuvaletin deliğini fırçalamaya başlıyorum..
Koca - Bu gerçekten etkili oluyor mu?..
Karısı - Evet.. Senin diş fırçanı kullanıyorum!..

...

Küresel ısınma ilgili bir panelde konuşmacı şöyle diyordu:
-Yapılan hesaplara göre küresel ısınma yüzünden sular 23 santim yükselecek ve dünyada 1 milyar insan susuz kalacak.
Paneli izleyen Başbakan Erdoğan, yanındaki Çevre Bakanı’nın kulağına fısıldadı:
- Bu adam kafayı mı yemiş? Sular yükselecekse, insanlar niçin susuz kalsın ki?!.

...

Tayyip Erdoğan sinemaya gitmişti; çıkışta gazeteciler sordu:
- Filmi nasıl buldunuz efendim?
- Nasıl bulucam yaaaa.. Hepsi, resmen artistlik yapıyor!..

Arkadaşları, çok çapkın dostları işadamının hayatını artık düzene sokmak isterler. Çare evlendirmek..
Sonunda uygun bir eş adayı bulurlar ve arkadaşlarına haber verirler. Adam "Ben başarılı bir işadamıyım. Başarımın sırrı, numune görmeden, denemeden hiçbir işe girmemek. Bu kadın yatakta nasıl?.. Evlenmeden önce bilmem gerek" der.. Arkadaşları mesajı kadına iletirler.
Kadın cevap yollar.. "Ben de iş kadınıyım. Numune veremem ama istediği kadar referans gösterebilirim."

Kolejli kız chatte tanıştığı adamla ilk defa buluştuğu cumartesi gecesi geç saatte kampüse dönmüş ve hemen onu beklemekte olan oda arkadaşı ışıkları açıp heyecanla sormuş "Nasıldı?.." diye..
"Berbattı.." demiş kız, "buluşmaya 1932 model Rolls Royce'u ile geldi..
"Vovvvv..!" demiş arkadaşı, "çok pahallı bir araba o.. Nesini beğenmedin?.."
"Hayatım.." demiş kız, "adam arabanın ilk sahibi..!"

...

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine lisenin yanında küçük bir ev alır.
Emekliliğinin ilk birkaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.
Çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkıp onları durdurur.
“Çok tatlı çocuklarsınız, çok da güzel eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden” der:
- Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, gençliğimi hatırlattınız bana. Eğer her gün buradan geçip gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der:
- Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim.
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları; “Bakın” der:
- Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?
“İmkansız bayım” der içlerinden biri:
- Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz!

...

Dağıstanlılar kavga etmeyi çok severlermiş...
Bir gün Rus’un biri Dağıstanlı’nın arabasına çarpmış.
İçinden 3 Dağıstanlı çıkmış ve adama “Kavga edeceğiz” demiş.
- Abi affet özür dilerim.
- Yok biz kavga edeceğiz.
- Abi polis çağıralım, hata kimdeyse ödesin.
- Yok biz illaki de kavga edeceğiz.
- Tamam abi, ben sizin hasarı ödeyeyim, kavga etmeyelim.
- Yok baba, kaçarı yok, biz kavga edeceğiz.
- Abi ben sizin hasarı ödeyeyim, alın araba da sizin olsun.
- İmkansız. Biz kavga edeceğiz.
- Abi tamam ama böyle kavga olur mu? Siz 3 kişisiniz, ben 1 kişiyim.
Dağıstanlı üçlünün lideri, yanındaki arkadaşına döner ve “Geç lan sen karşıya” der:
- Kavga edeceğiz!

Kral kendisine yamuk yapan 2 adamı yakalamış ve cellatı çağırmış..
- Şunun kafasını giyotinle kesin, diğerinide sabaha kadar s.evin...
tamam der cellat ve yola koyulurlar, yolda giderken suçlulardan biri cellata döner;
- abi gözünü seveyim sakın karıştırma, onu giyotinle öldürecen, beni sabaha kadar sevecen, nolur karıştırma....

60 yaşındaki çift, 40'ıncı evlilik yıllarını kutluyorlarmış ki.. Pufff.. Bir peri çıkmış ortaya.. "40 yıldır birbirinize karşı öyle iyiydiniz ki, şimdi ikinize de birer istek hakkı sunuyorum, 40'ıncı yıl armağanı.." Kadın hemen "Kocamla birlikte bir dünya turu" demiş.. Bir dosya konmuş masanın üstünde.. İçinde dünya turu uçak biletleri, en lüks otellerde ayrılmış ve ödenmiş yerler.. Bir de kocaman çek..
Cep harçlığı.. Erkeğe bakmış peri.. "Bu geziyi benden 30 yaş genç bir kadınla yapmak isterim" demiş adam.. !.. Adam anında 90 yaşına gelmiş!..

Kadın apandisitten ameliyat olmak üzeredir.
- Doktor bey, ameliyattan sonra herkes benim yara izimi görecek mi?
Doktor hemen ciddi tavır takınarak cevaplar:
- Bu size bağlı efendim!..

Şoför çarptığı yayayı teselli eder:
- Şansınız varmış, size çarptığım yer tam doktorun muayenehanesinin karşısı.
- Yerdeki inleyerek cevaplar:
- O doktor benim.

Adam arkadaşına uğramış.. "Gelirken ikimize Adana kebap sipariş ettim. Az sonra getirirler.."
"Aman, bana acısız söyleseydin!.." "Olur mu?.. Dost acı söyler!.."

İşadamı evine telefon eder, telefonu bir bayan açar ama tanımadığı bir ses “Kimsiniz?” der.
Bayan “Ben evin hizmetçisiyim” deyince, adam “Ama bizim evimizde hizmetçi yok ki!” der.
- Beni hanımefendi bu sabah işe aldı,
- Peki, hanımefendi şimdi nerede?
- Yatak odasında bir erkekle beraber. Ben de eşi sanmıştım!
Adam köpürür ve “Bak kızım 100 bin dolar kazanmak ister misin?” diye sorar.
- Tabii..
- O halde kütüphane çekmecesindeki silahı al ve ikisini de öldür. Telefonu da kapatma, neticeyi bana bildir, bekliyorum.
Biraz sonra silah sesleri duyulur ve hizmetçi telefona gelip “Tamam beyefendi, ikisini de öldürdüm. Şimdi ne yapayım?” der.
- İkisini de havuza at kızım.
- Fakat beyefendi bu evde havuz yok ki!
- Nasıl olur, orası 211 11 11 değil mi?
- Hayır beyefendi burası 311 11 11...

Çok mutlu yaşamışlar, karı koca uzun yıllar, bir yastıkta kocayarak.. Adam ölmüş sonunda.. Acısına dayanamayan karısı da, bir iki ay sonra gitmiş..
Yukarlarda İrem Bağlarında, Kevser ırmağı kenarında bir yerlerde dolaşırken kadın, bir bakmış kocası, fıstık gibi bir huri ile aşna fişne..
"Bu ne hal kocacım" demiş.. "Ne çabuk unuttun beni.."
"Nankörlük etme kadın" demiş, adam.. Ben sana 'Ölüm bizi ayırıncaya kadar' diye söz vermiştim, değil mi?.."

Derste hoca sorar:
- Çocuklarım Allah’a günahlarımızı affettirmek için ne yapmalıyız?
Uzun bir sessizlikten sonra çocuklardan biri atılır:
- İlk önce günah işlemeliyiz hocam!.

Çok feci görünüyorsun.. Bir sorunun mu var?..
- Baba olacağım da..
- Ama bu harika bir haber.. Yahu neresi harika?.. Karımın bundan haberi yok..!

Uzak bir çiftlikte yaşayan kadının üç yetişkin oğlu bir de ineği varmış. Aile sütüyle onların baş besini olan ineğe çok düşkünmüş, çok severler çok da iyi bakarlarmış. Bir sabah anne ahıra gitmiş, bakmış ki inek ölmüş yatıyor.. Kadıncağız üzüntüsünden oracıkta yığılıp kalmış...
Az sonra ahıra gelen büyük oğul, hem annesinin hem de ineğin öldüğünü görünce "Ben bu acıya dayanamam" deyip intihar etmeye karar vermiş ve atlamak için uçurumun başına gitmiş.. Tam atlayacakken, karşısına bir peri kızı çıkmış "Benimle 5 kere beraber olursan hem anneni hem ineği tekrar canlandırırım" demiş. Delikanlı kabul etmiş dördüncü defada kalbi dayanamamış ve o da düşüp ölmüş..
Ortanca oğlan hem annesini hem ağabeyini hem de ineklerini kaybettiklerini duyunca, o da intihar etmek için doğruca uçuruma gitmiş. Tam atlayacakken yine peri kızı görünmüş, "Benimle 10 defa beraber olursan hem ağabeyin hem annen hem de inek geri gelir" demiş. Genç teklifi kabul etmiş ama o da dokuzuncu defada dayanamayıp gitmiş.. Ailenin sağ kalan en ufak oğlu, tüm bu acılara dayanamayacağını düşünerek aynı uçurumdan atlamaya koşmuş. Yine aynı peri kızı görünmüş..
"Dur, atlama, benimle 15 kez beraber olursan tüm kaybettiklerini geri getirebilirim.."
"Peki" demiş en genç oğlan, "15 değil de 18 olsa olmaz mı?"
"Tabii" demiş peri kızı..
"Hatta 20 olsun" demiş oğlan..
"Hay hay" demiş peri kızı ..
"25 olsun mu?" diye devam etmiş oğlan..
"E hadi olsun, bakalım" demiş peri kızı..
Oğlan şüpheyle karşılık vermiş..
"Ama sonra inek gibi ölmek yok ha!.."

CIA, Rusya’da bir kasabaya casus yerleştirecek.
Çevrede Ruslar’ın nükleer araştırma merkezleri var.
Ama öyle bir casus olacak ki, tıpkı bir Rus gibi.
Önce Amerika’da, Rusya’daki kasabanın bir benzeri yapılmış.
Yüzlerce kişi arasından seçilen casus adayı, yıllarca bu yapma kasabada yaşamış. Rusça’yı o bölgenin lehçesiyle öğrenmiş.
Ruslar ne yer, nasıl içer, nasıl şakalaşır, nasıl kızar, hepsi en ufak ayrıntısına kadar öğretilmiş.
Ve zamanı gelince bir imtihandan geçirilip, uçakla kasabanın çevresine atılmış.
Amerikalı casus, kasabaya adımını atar atmaz, eliyle koymuş gibi meyhaneyi bulmuş.
Dalmış içeri, herkesi Rus usulü selamlamış ve meyhaneciye votka söylemiş.
Meyhanede de fazla kişi yokmuş; biraz sonra ondan başka kimse de kalmamış.
Meyhaneciyle sağdan soldan konuşmaya başlamışlar.
Vakit geçmiş, meyhaneci casusun omuzuna elini atıp “haydi Co” demiş:
- Karakola gidelim, seni teslim edeyim.
Amerikan casus şaşırmış ama bakmış kurtuluş yok, yola çıkmışlar.
Amerikalı yolda dayanamayıp sormuş:
- Çok merak ediyorum, çok çalışmıştım, tıpkı bir Rus gibi olmak için. Ve sen benim Amerikalı olduğumu anladın? O kadar da güzel Ruslaşmıştım ki!
Meyhaneci gülerek “haklısın” demiş:
- Her şeyin tamam olmasına tamam da... Bizim buralarda pek “zenci Rus” bulunmaz!

Evli adama sevgilisi durmadan sakalını kesmesi için baskı yapar. Adam yalvarır: Başka şey iste sevgilim. Karım sakalıma bayılıyor... Beni öldürür vallahi... Sevgilisi o kadar ısrar eder, o kadar dırdır yapar ki adam dayanamaz gider kestirir sakallarını... Sevgilisinin yatakta teşekkürü müthiş olur. Adam gece yarısı eve döner, uyumakta olan karısının yanına sessizce uzanmaya çalışırken kadın uyanır ve karanlıkta elini uzatir.
Kocasının yanağını okşar ve uyku sersemi mırıldanır: Özcan, sevgilim. Bu saatte burada ne işin var? Kocam nerdeyse gelir, biliyorsun...

Başbakan Tayyip Erdoğan, her gün başka bir rakam vererek terörist sayısını bir türlü tutturamadığı günlerde bir okulu ziyaret etmiş.
Girdiği sınıfta tahtadaki matematik problemini doğru çözemeyen bir öğrenciye öğretmeni çok kızmış:
- Ah be evladım bir problemi doğru çözemedin, bizi Sayın Başbakanımıza karşı mahcup ettin!
Öğrenciden yanıt gecikmemiş:
- Siz ne diyorsunuz hocam, eğer bu problemi yanlış çözdüysem ilerde sırf başbakan olmak istediğim içindir!..

Üniversiteli gençler aralarında şöyle bir iddiaya girerler:
- Sevişme anında erkekler mi, yoksa kızlar mı daha çok zevk alır?
Kendi aralarında konu üzerinde hem fikir olamayınca, sokağa çıkıp insanlara sormaya karar verirler.
Yine tatminkar sonuç alamazlar; kimileri “kızlar daha çok zevk alır” derken, kimileri “erkekler” der.
Son olarak rastladıkları yaşlı bir nineye sorarlar.
Nine “ha uşağım” der:
- Senin kulağın kaşınınca ve sen onu parmağınla kaşıyınca parmağın mı daha çok zevk alır yoksa kulağın mı?!.